İnek sadece Lazlar için değil, bütün Doğu Karadenizliler için
önemli bir kültür hayvanı ve bir o kadar da önemli bir folklor öğesidir. O,
sadece etinden ve sütünden yararlanılan bir meta değildir. Aynı zamanda yoğun
bir kültürel mirasın en temel öğesi, hayati bir parçasıdır.
Eski zaman insanları ve özellikle kadınlar, senenin bütün günlerini
kutsal olarak da kabul ettikleri ve yoldaşları olan sığırlarla geçirirler ve
onları doyurmak, kışlık yiyeceklerini depolamak için çalışırlardı. Çünkü inek
tok olunca hane de tok olurdu. Zira süt ürünleri bir Doğu Karadeniz ailesinin
temel besinlerini oluşturur: Ayran, yoğurt, kesmik, peynir, minci, tereyağı ve
bunlardan yapılan muxlama, xavits, tavalama ve diğer pek çok yöresel yemeğin
bir yerinde ya da yanında süt ürünlerinden birinin bulunması kaçınılmazdır.
Bu sebeple ailenin zenginliği sığırların sayısıyla orantılıydı.
Evde ne kadar çok sığır varsa, o kadar çok süt ürünü ve o kadar çok “tokluk”
olurdu.
Sığırların ekseri süt ürünleri için beslenmesi, onların 10-15
doğurum boyunca ailede kalmalarına sağlıyordu. Bu sebeple özellikle kadınlar
için inek, doğumundan ölümüne kadar günde birkaç kez temas kurdukları, konuşup
dertleştikleri, kendi ailesinden biri olarak görülür, hoş tutulmaya çalışılırdı.
Bu ilişki bazen öyle bir boyuta gelir ki, pek çok ailenin yaşlandığı ya da
hastalandığı için kesmek zorunda kaldıkları kendi ineklerini yemediklerine günümüzde
bile şahit olabilirsiniz.
Yöre Türkçesinde olduğu gibi Lazcada da buzağılıktan başlayarak sığırın
hayatının belli dönemlerini ifade eden bazı adlandırmalar görülür:
Buzağı (dişi): geni/nceni,
Buzağı (erkek): xociǩina,
Henüz yüklenmemiş ineğe: muzari/mozari,
Yüklenmişine: puci,
Bir – iki yaşlarındaki boğaya: xociǩa,
Daha büyüğüne: xoci,
İlk doğumunu yapmış ineğe: uʒebi,
Yeni doğum yapmış çok sağılan ineğe: lulvoni,
Sağılmasına rağmen tekrar yüklenmiş ineğe: muzimare,
Yüklenmemiş ineğe: karami denir.
İneklerin bu derece aileden sayılmaları onlara çeşitli adların
verilmesine de vesile olmuştur. Bu adlar sığırın dişi ya da erkek olmasına,
doğduğu mevsim veya aya ve fiziki yapısına göre değişmektedir.
İneklere ad vermek öylesine yaygındır ki, özellikle Doğu
Karadeniz’de Trabzon, Rize ve Lazca konuşulan bölgelerde sırf inek adı yapmaya
yarayan bir sonek bile vardır. Bu son ek (-á) Yunanca menşelidir ve Yunancadaki
asıl işlevi dişil isim yapmaktır. Bu sonekle yapılmış ad örnekleri aşağıdaki
listede yer almaktadır.
Doğu Karadeniz yöresinde konuşulan Türkçede kullanılan hemen hemen
bütün inek adları Lazcada da kullanılmakta, ya da paralel isimler
türetilmektedir.
Lazcada sık kullanılan bazı sığır adları şunlardır:
alaca Türkçe alacadan gelir. Postu farklı renklerde, alaca olan
sığırlar için kullanılır.
altuna Türkçe altın/altun isminden gelir. Kıymetini ifade etmek
için bu isim kullanılır. Türkçede de altuna şekliyle karşılaşırız.
aranža Lazca aranži “portakal; turunç”. Postunun rengi turuncuya
çalan ineklere konur.
aslani Türkçe aslan kelimesinden gelir. Boğalara konur.
aynali Türkçe aynalı kelimesinden gelir. Türkçede de kullanılır.
Başında beyaz bir leke bulunan ineklere konur.
beyaza Türkçe beyaz kelimesinden gelir. Postu beyaza çalan
ineklere denir. Türkçede de kullanılır.
buraǩa Lazca bura “boz” kelimesinden gelir. buraüa postu
boz olan sığırlar için kullanılır.
cenžira Lazca cenžiru “türemek, çoğalmak” fiilinden gelir, türetici,
türeyen anlamına gelir.
çemera Türkçe kemerden gelir. Türkçede de kemera şeklinde
karşımıza çıkan isim, beli kısmı uzun sığırlar için kullanılır.
dadala Lazca dadala “çiçek”den gelir ve pukira ile paralel
bir isimdir.
doskuda Lazca doskudu “kalmak, baki olmak” fiilinden gelir, baki,
kalıcı anlamındadır. Buna paralel olarak yöre Türkçesinde dursuna/tursuna
adı kullanılır.
iǩlima Türkçe iklim’den gelir.
ǩinali Türkçe kınalı kelimesinden gelir. Vücudunun bir yerinde
kınamsı bir leke bulunan sığırlara konur.
ǩirmiza Türkçe kırmızıdan. Postu kırmızı olanlara konur. Türkçede
de kirmiza adı kullanılmaktadır.
kaşǩari Başı beyaz ineklere denir. İsim Kaçkar dağlarından
kaynaklanır.
karaca Türkçe karaca’dan, postu koyu renkte olanlar için Türkçede
de kullanılır.
maşalla Türkçe-Arapça maşallah kelimesinden gelir. Türkçede de
kullanılır.
mercani Türkçe mercan kelimesinden gelir. Postu kırmızıya çalan
ineklere bu isim konur.
mskverina Lazca mskveri “ceylan”dan gelir. Buna paralel olarak yöre
Türkçesinde geyika/ceyika adı kullanılır.
murunʒxa Lazca murunʒxi “yıldız” kelimesinden gelir. Alnında yıldız
şeklinde bir beyazlık bulunan ineklere konur. Buna paralel olarak hem Lazcada
hem de yöre Türkçesinde yulduza ismi de kullanılır.
musǩali Türkçe muskalı kelimesinden gelir. Başında üçken şeklinde
bir beyazlığı bulunan ineklere konur. Türkçede de kullanılır.
nağişa Başı beyaz olan ineklere konur.
nazara Türkçe nazar kelimesinden gelir. Türkçede de
kullanılır. Nazarı kovması için sığırlara konan bir isimdir.
pambuğa Türkçe pamuk/pambuk kelimesinden gelir. Postu beyaza çalan
inekler için kullanılır. Yöresel Türkçede de pambuka şeklinde
kullanılır.
parpali Lazca parpali kelebek demektir. İneklere konur.
pukira Lazca pukiri “çiçek”den gelir. Buna paralel olarak Lazcada
ve yöre Türkçesinde çiçeka/çiçeğa ismi de kullanılır.
pulina Lazca pulina “kuş yavrusu” anlamına gelir. Kelimenin esas
kökeni Yunancadır: πουλὶ pulí “kuş”.
ťalaxa Lazca
ťalaxi “çamur” kökünden gelir ve postu çamur renginde
olan ineklere konur.
ťambuğa Lazca
ťambuğa “mühür” kelimesinden gelir. Vücudunun bir
yerinde işaret bulunan sığırlara daha çok da boğalara konur.
ťaraca Sırtı yazılı ineklere konan bir isimdir.
taina Türkçe tay yani at yavrusu kelimesinden gelir. Lazcada taina
küçük at yavrusu demektir.
toşi Lazcada toşi “kırağı” demektir. Kırağı mevsiminde doğan
boğalara bu adın verildiği de olur.
vamurunʒxi va “alın” ve murunʒxi “yıldız” = alnı yıldızlı.
zeytina Türkçe zeytinden gelir. Postu siyah sığırlara konur.
Türkçede de zeytuna şeklinde karşımıza çıkar.
Bunlardan başka Lazcada kullanılan yöre Türkçesi ile birebir aynı
olan terkipler de vardır: yaylagül, sarikiz, karakiz, altunkiz, gelincuk,
gülperi, yaşmakli…
Rize Türkçesinde yukarıda saydığımız bazı isimlerden başka dilisim,
kıymata, poncuka, yağluka, yaşmaka ve Trabzon Rumcasında aprila,
boğtali, fenkula, kalantara, karakıza, kuntura, manosa, meyveli gibi
isimler de kullanılmaktadır.
Kuşkusuz, Lazcadaki sığır adları bu listedeki isimlerden ibaret değildir.
Her evde 15-20 sığırın beslendiği eski zamanlarda, her sığırın kendi öz adının
bulunduğunu unutmamak gerekir. Ancak bu zenginlik ve çeşitlilik günümüzün
ekonomik ve tarımsal ortamında büsbütün azalmıştır. Günümüzde, 300-500 nüfuslu köylerde
bile sığır sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek miktardadır. İneklerle
insanlar arasındaki ilişkinin azalması ad verme eğilimini de etkilemiş hatta
hemen hemen bitirmiştir. Eskiden kullanılan sığır isimleri ise sadece
yaşlılarımızın biraz özlem ve biraz da teessüfle hatırladıkları geçmiş zaman
hikayelerinin içerisine sıkışıp kalmış, yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuştur.
İrfan Aleksishi