Sayfalar

20 Ocak 2012 Cuma

Lazcada İnek Adları



İnek sadece Lazlar için değil, bütün Doğu Karadenizliler için önemli bir kültür hayvanı ve bir o kadar da önemli bir folklor öğesidir. O, sadece etinden ve sütünden yararlanılan bir meta değildir. Aynı zamanda yoğun bir kültürel mirasın en temel öğesi, hayati bir parçasıdır.
Eski zaman insanları ve özellikle kadınlar, senenin bütün günlerini kutsal olarak da kabul ettikleri ve yoldaşları olan sığırlarla geçirirler ve onları doyurmak, kışlık yiyeceklerini depolamak için çalışırlardı. Çünkü inek tok olunca hane de tok olurdu. Zira süt ürünleri bir Doğu Karadeniz ailesinin temel besinlerini oluşturur: Ayran, yoğurt, kesmik, peynir, minci, tereyağı ve bunlardan yapılan muxlama, xavits, tavalama ve diğer pek çok yöresel yemeğin bir yerinde ya da yanında süt ürünlerinden birinin bulunması kaçınılmazdır.
Bu sebeple ailenin zenginliği sığırların sayısıyla orantılıydı. Evde ne kadar çok sığır varsa, o kadar çok süt ürünü ve o kadar çok “tokluk” olurdu.
Sığırların ekseri süt ürünleri için beslenmesi, onların 10-15 doğurum boyunca ailede kalmalarına sağlıyordu. Bu sebeple özellikle kadınlar için inek, doğumundan ölümüne kadar günde birkaç kez temas kurdukları, konuşup dertleştikleri, kendi ailesinden biri olarak görülür, hoş tutulmaya çalışılırdı. Bu ilişki bazen öyle bir boyuta gelir ki, pek çok ailenin yaşlandığı ya da hastalandığı için kesmek zorunda kaldıkları kendi ineklerini yemediklerine günümüzde bile şahit olabilirsiniz.
Yöre Türkçesinde olduğu gibi Lazcada da buzağılıktan başlayarak sığırın hayatının belli dönemlerini ifade eden bazı adlandırmalar görülür:
Buzağı (dişi): geni/nceni,
Buzağı (erkek): xociǩina,
Henüz yüklenmemiş ineğe: muzari/mozari,
Yüklenmişine: puci,
Bir – iki yaşlarındaki boğaya: xociǩa,
Daha büyüğüne: xoci,
İlk doğumunu yapmış ineğe: uʒebi,
Yeni doğum yapmış çok sağılan ineğe: lulvoni,
Sağılmasına rağmen tekrar yüklenmiş ineğe: muzimare,
Yüklenmemiş ineğe: karami denir.
İneklerin bu derece aileden sayılmaları onlara çeşitli adların verilmesine de vesile olmuştur. Bu adlar sığırın dişi ya da erkek olmasına, doğduğu mevsim veya aya ve fiziki yapısına göre değişmektedir.
İneklere ad vermek öylesine yaygındır ki, özellikle Doğu Karadeniz’de Trabzon, Rize ve Lazca konuşulan bölgelerde sırf inek adı yapmaya yarayan bir sonek bile vardır. Bu son ek (-á) Yunanca menşelidir ve Yunancadaki asıl işlevi dişil isim yapmaktır. Bu sonekle yapılmış ad örnekleri aşağıdaki listede yer almaktadır.
Doğu Karadeniz yöresinde konuşulan Türkçede kullanılan hemen hemen bütün inek adları Lazcada da kullanılmakta, ya da paralel isimler türetilmektedir.
Lazcada sık kullanılan bazı sığır adları şunlardır:
alaca Türkçe alacadan gelir. Postu farklı renklerde, alaca olan sığırlar için kullanılır.
altuna Türkçe altın/altun isminden gelir. Kıymetini ifade etmek için bu isim kullanılır. Türkçede de altuna şekliyle karşılaşırız.
aranža Lazca aranži “portakal; turunç”. Postunun rengi turuncuya çalan ineklere konur.
aslani Türkçe aslan kelimesinden gelir. Boğalara konur.
aynali Türkçe aynalı kelimesinden gelir. Türkçede de kullanılır. Başında beyaz bir leke bulunan ineklere konur.
beyaza Türkçe beyaz kelimesinden gelir. Postu beyaza çalan ineklere denir. Türkçede de kullanılır.
buraǩa Lazca bura “boz” kelimesinden gelir. buraüa postu boz olan sığırlar için kullanılır.
cenžira Lazca cenžiru “türemek, çoğalmak” fiilinden gelir, türetici, türeyen anlamına gelir.
çemera Türkçe kemerden gelir. Türkçede de kemera şeklinde karşımıza çıkan isim, beli kısmı uzun sığırlar için kullanılır.
dadala Lazca dadala “çiçek”den gelir ve pukira ile paralel bir isimdir.
doskuda Lazca doskudu “kalmak, baki olmak” fiilinden gelir, baki, kalıcı anlamındadır. Buna paralel olarak yöre Türkçesinde dursuna/tursuna adı kullanılır.
iǩlima Türkçe iklim’den gelir.
ǩinali Türkçe kınalı kelimesinden gelir. Vücudunun bir yerinde kınamsı bir leke bulunan sığırlara konur.
ǩirmiza Türkçe kırmızıdan. Postu kırmızı olanlara konur. Türkçede de kirmiza adı kullanılmaktadır.
kaşǩari Başı beyaz ineklere denir. İsim Kaçkar dağlarından kaynaklanır.
karaca Türkçe karaca’dan, postu koyu renkte olanlar için Türkçede de kullanılır.
maşalla Türkçe-Arapça maşallah kelimesinden gelir. Türkçede de kullanılır.
mercani Türkçe mercan kelimesinden gelir. Postu kırmızıya çalan ineklere bu isim konur.
mskverina Lazca mskveri “ceylan”dan gelir. Buna paralel olarak yöre Türkçesinde geyika/ceyika adı kullanılır.
murunʒxa Lazca murunʒxi “yıldız” kelimesinden gelir. Alnında yıldız şeklinde bir beyazlık bulunan ineklere konur. Buna paralel olarak hem Lazcada hem de yöre Türkçesinde yulduza ismi de kullanılır.
musǩali Türkçe muskalı kelimesinden gelir. Başında üçken şeklinde bir beyazlığı bulunan ineklere konur. Türkçede de kullanılır.
nağişa Başı beyaz olan ineklere konur.
nazara Türkçe nazar kelimesinden gelir. Türkçede de kullanılır. Nazarı kovması için sığırlara konan bir isimdir.
pambuğa Türkçe pamuk/pambuk kelimesinden gelir. Postu beyaza çalan inekler için kullanılır. Yöresel Türkçede de pambuka şeklinde kullanılır.
parpali Lazca parpali kelebek demektir. İneklere konur.
pukira Lazca pukiri “çiçek”den gelir. Buna paralel olarak Lazcada ve yöre Türkçesinde çiçeka/çiçeğa ismi de kullanılır.
pulina Lazca pulina “kuş yavrusu” anlamına gelir. Kelimenin esas kökeni Yunancadır: πουλὶ pulí “kuş”.
ťalaxa Lazca  ťalaxi “çamur” kökünden gelir ve postu çamur renginde olan ineklere konur.
ťambuğa Lazca  ťambuğa “mühür” kelimesinden gelir. Vücudunun bir yerinde işaret bulunan sığırlara daha çok da boğalara konur.
ťaraca Sırtı yazılı ineklere konan bir isimdir.
taina Türkçe tay yani at yavrusu kelimesinden gelir. Lazcada taina küçük at yavrusu demektir.
toşi Lazcada toşi “kırağı” demektir. Kırağı mevsiminde doğan boğalara bu adın verildiği de olur.
vamurunʒxi va “alın” ve murunʒxi “yıldız” = alnı yıldızlı.
zeytina Türkçe zeytinden gelir. Postu siyah sığırlara konur. Türkçede de zeytuna şeklinde karşımıza çıkar.

Bunlardan başka Lazcada kullanılan yöre Türkçesi ile birebir aynı olan terkipler de vardır: yaylagül, sarikiz, karakiz, altunkiz, gelincuk, gülperi, yaşmakli…
Rize Türkçesinde yukarıda saydığımız bazı isimlerden başka dilisim, kıymata, poncuka, yağluka, yaşmaka ve Trabzon Rumcasında aprila, boğtali, fenkula, kalantara, karakıza, kuntura, manosa, meyveli gibi isimler de kullanılmaktadır.
Kuşkusuz, Lazcadaki sığır adları bu listedeki isimlerden ibaret değildir. Her evde 15-20 sığırın beslendiği eski zamanlarda, her sığırın kendi öz adının bulunduğunu unutmamak gerekir. Ancak bu zenginlik ve çeşitlilik günümüzün ekonomik ve tarımsal ortamında büsbütün azalmıştır. Günümüzde, 300-500 nüfuslu köylerde bile sığır sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek miktardadır. İneklerle insanlar arasındaki ilişkinin azalması ad verme eğilimini de etkilemiş hatta hemen hemen bitirmiştir. Eskiden kullanılan sığır isimleri ise sadece yaşlılarımızın biraz özlem ve biraz da teessüfle hatırladıkları geçmiş zaman hikayelerinin içerisine sıkışıp kalmış, yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuştur. 

İrfan Aleksishi

Lazca Hakkında


Lazca, dilbilimciler tarafından Güney Kafkas Dilleri olarak adlandırılan dil ailesinin içerisinde yer alır. Aynı dil ailesinde Gürcüce, Svanca ve Megrelce de bulunmaktadır.
Bunlar içerisinden Megrelce Lazcaya en yakın dildir. Her iki dil Güney Kafkas dilleri içerisinde Kolchian ya da Zanian olarak adlandırılan bir grup oluşturur. İki dil arasındaki yakınlık Lazcayla Megrelcenin sınıflandırılması ile ilgili bazı fikir ayrılıklarına sebep olmuştur. Çikobava, Marr  gibi bazı dilbilimciler Megrelce ve Lazcanın Kolchis (ya da Zan) dilinin birer diyalekti olduğunu kabul etmektedirler. Ancak modern dilbilimciler bunların dilleşme sürecinin büyük oranda tamamlandığını bu yüzden ayrı diller olarak kabul edilmesin gerektiği görüşündedirler.
Güney kafkas dillerinin Proto-Güney Kafkas dili olarak adlandırılan bir kök dilinden türediği kabul edilir. Bu anadilden ayrılan ilk unsur Svanca olmuştur. Bu Svanadaki yabancı unsurların çokluğundan anlaşılmaktadır. Svanca Gürcistnda birkaç on bin kişinin konuştuğu Lazcanın en uzak kuzenidir. Vokal (sesli) açısından çok zengin olan Svancada 15’in üzerinde vokal bulunmaktadır. Konsonant sayısı Lazcanınki ile hemen hemen aynıdır.
Lazcayla akraba olan en bilindik dil Gürcücedir. Gürcüceyle Lazca arasında pek çok ortak kelime göze çarpar. Bunların bir çoğu Proto-Güney Kafkas dilinin kelime hazinesinden kaynaklanan eşbiçimlerdir.
Lazca Güney Kafkas dilleri arasında konsonant sayısı en fazla olan dildir. Bazı diyalektlerde 33’e varan konsonant sayısına karşın sadece 5 tane vokal bulunur.
Morfolojik olarak gövdeleyici diller sınıfına giren Lazca, eylemde olumluluk-olumsuzluk, fiilin yönü, özne, nesne, nedensellik, zaman, kip, çatı gibi unsurların hepsini ifade eden ön ve sonekler alır.
Lazca uzun asırlar boyunca aynı coğrafyada konuşulduğundan pek çok diyalekt ortaya çıkmıştır. Vadi boylarınca serpilen bu diyalektler üç bölümde incelenmektedir. Bu diyalektler aşağıdaki şeilde sınıflandırılabilrir:
A) Xopa-Çxala diyalekti
B)  Arkabi-Viǯe diyalekti
C) Atina-Art̆aşeni diyalekti
Xopa-Çxala diyalekti Megrelceye en yakın Laz diyalektidir. Bu diyelekt diğer diylektlerden, /q/ sesinin muhafazası, seri göstergesinin –ap, -up şeklinde olması, gelecek zaman ve rivayet geçmiş zaman formlarının farkından ötürü diğer diyalektlerden kolaylıkla ayrılır.
Arkabi-Viǯe diyalekti Xopa-Çxala diyalekti ile Atina Art̆aşeni diyalekti arasında geçiş formundadır. Ardeşene doğru yaklaştıkça Batı diyalektlerine has özellikler kazanmaya başlar.
Atina-Arthaşeni diyalekti fonolojik olarak önemli farklılıklar gösterir. Bunlardan /g/ > /c/, /k/ > /ç/, /k'/ > /ç̆/ değişimi ve /ç̆k̆/ > /şk̆/, /t̆k̆/ > /t̆/, /ǯk̆/ > /ǯ/ gibi ses değişmeleri Atina-Art̆aşeni diyalektlerinin belirgin özellikleridir.
Özellikle Art̆aşeni diyalektinde ergatif, datif gibi ad durumlarının olmaması, fonetik kayıpları, gramerle ilgili bazı durumlar yüzünden diğer diyalektler içerisinde en fazla farklılaşmış olanıdır.