Fırtına Deresinin kıyısında büyümüş, mevsimi derenin akışına göre
algılayan, sesi hala kulağımda birisiyim.
Babaannemin babası rahmetli Çanta Badi’ye (ki 110 yaşlarındaydı o
sıralar) sormuştum bir kez, hatırlarım: “P̆ap̆u, Furt̆ona mu cozun?” diye.
Dedem, bayağı net bir şekilde açıkladı: “Furt̆ona Furt̆ona cozun da, mu cozurt̆asert̆u!”
Ama Fırtına adı Türkçeydi ve Lazca bir adının olması gerekmez
miydi?
P̆eroma derlerdi Fırtına’nın girişine, ama sadece deniz ile Dzğemi Ǯari’nin
birleştiği yere kadarki kısmına bu ad verilirmiş. Yani bu da sinmiyor içimize. Buna
değineceğiz aşağıda.
Ne ise, herhalde buranın Lazca adı yok deyip aramayı bıraktım, ama
birçok kişiden Fırtına deresinin Lazca adının ne olduğuna dair sorular geldi
bana da. Ben de aramaktan vazgeçip, “Furt̆ona da, mu cozurt̆asert̆u!” deyip
dedemin yöntemini kullanmaya başladım.
Sonra, toponim çalışırken eski kaynaklara bakmak, aramak taramak
icap etti. Lazistan hakkında antik coğrafyacıların, seyyahların yazılarını
okuyunca dikkatimi çekti birden.
Antik coğrafyacılar Fırtına Deresini fırtına adından
telaffuz olarak pek de uzak olmayan bir isimle adlandırıp kayda geçirmişlerdi.
Bunlardan bahsedeceğim şimdi.
Benim bildiğim en eskisi, Periplus of Pseudo-Scylax’denen
bir kaynak, MÖ 400-330 tarihleri arasında kaleme alınmış. Burada Fırtına deresi
Πορδανὶς Pordanis olarak kayda geçmiş. Pontusta Ἀραβὶς Arabis (şimdiki
Arhavi) nehrine yakın bir nehirmiş.
Bundan birkaç yüzyıl sonra, bu sefer Arrianus’un 130-131
dolaylarında kaleme aldığı, Periplus Ponti Euxini aldığı eserinde
Pontus’taki nehirleri ve birbirlerine göre konumlarını sayarken Prytanis
adını da anmıştır:
Ἐχόμενος δὲ τοῦ Ψυχροῦ ἐστιν ὁ Ῥίζιος ποταμός, ἑκατὸν εἴκοσι στάδια διέχων ἀπὸ τοῦ Καλοῦ. Καὶ ἀπὸ τούτου τριάκοντα Ἄσκουρος ἄλλος ποταμός, καὶ Ἀδιηνός τις ἀπὸ τοῦ Ἀσκούρου ἑξήκοντα· ἐνθένδε εἰς Ἀθήνας ὀγδοήκοντα καὶ ἑκατόν. Ταῖς δὲ Ἀθήναις Ζάγατις ποταμὸς ἑπτὰ μάλιστα στάδια ἀπ' αὐτῶν διέχων πρόσκειται. Ἀπὸ δὲ τῶν Ἀθηνῶν ὁρμηθέντες τὸν Πρύτανιν παρημείψαμεν, ἵναπερ καὶ τὰ Ἀγχιάλου βασίλειά ἐστιν. Καὶ οὗτος ἀπέχει τεσσαράκοντα στάδια ἀπὸ τῶν Ἀθηνῶν. Τοῦ Πρυτάνεως δὲ ἔχεται ὁ Πυξίτης ποταμός· στάδιοι ἐνενήκοντα ἐν μέσῳ ἀμφοῖν. Καὶ ἀπὸ τοῦ Πυξίτου ἐς Ἄρχαβιν ἄλλοι ἐνενήκοντα, ἀπὸ δὲ Ἀρχάβιος εἰς Ἄψαρον ἑξήκοντα.
Rhizius[1] nehrinden sonraki, Calos[2] ile arasında 120 station vardır. Rhizius’tan 30 stadion sonra, başka bir nehir olan, Ascurus[3] ve Ascurus’tan 60 staton sonra Adienus[4] vardır. Oradan Atina'ya, 180 stadium vardır. Zagatis[5] Atina’nın komşusudur, oraya 7 stadiumdur, hoş çayırları vardır. Atina’yı bırakarak, biz Anchiale’nin sarayının olduğu Prytanis’a geçtik; Bu nehir Atina’ya 40 stadyumdur. Prytanis’ten sonra Pyksites[6] gelir; araları 90 stadyumdur. Pyksites’ten itibaren Archabis’e[7] 60 stadium daha vardır; ve Archabis’ten de Apsarus’a[8] 90 stadium daha.
Portanis ve daha sonra Prytanis’in, Fırtına, Lazlar arasında ve
Yöre Türkçesindeki adıyla Furt̆ona/Furt̆ona ile fonolojik benzerliği
ortadadır.
En eski kayıt Pordanis’in Yunanca bir anlamı yok. Ancak,
Arrian’ın kaydettiği πρύτανις prytanis kelimesi Eski Yunancada “şehir
konseyi başkanı, hükümdar” anlamlarına geliyor, modern Yunancada da “dekan”.
Eski kaydın, akarsuyun yerel dildeki telaffuzuna en yakın imla olduğunu,
ancak prytanis şeklinin bir tür “yerelleştirme (halk etimolojisi)”
olduğunu söyleyebiliriz.[9]
Yunanlılar, barbarların dilinde olan isimleri klasik Yunanca
kelimelere benzeterek yeniden isimlendirmeyi severler. Karadeniz tarihinde Makron
olarak bilinen halka bazen Makrokefalon “uzun kafa” denmesi gibi.
Türkçede de vardır böyle halk etimolojileri: İstanbul’a “İslambol”, gardrob’a “gar dolap” denmesi gibi.
Türkçeden bildiğimiz ve “deniz felaketi” anlamındaki fırtına kelimesi, Osmanlıcada bir
denizcilik terimi olarak 1500’lerde kullanılmaya başlandı: فرطونه / فورطنه
fortuna/furtuna “1. deniz
kazası, 2. şiddetli rüzgârla denizin dalgalanıp karışması”. Kökeni pek çok
denizcilik kelimesi gibi İtalyancadır: fortuna
“1. kader, kısmet, baht, 2. kaza, özellikle deniz kazası” Bunun da kökeni
Latincedir ve birçok Avrupa diline “kader, kısmet” anlamıyla girmiştir: İngilizce
ve Fransızca fortune, Portekivce ve
İspanyolca fortuna.
“Deniz kazası” anlamı bir denizcilik terimi olarak İtalyancadan
alınmış, ancak “fırtına” anlamı çok sonra Osmanlıca sahsında gelişmiştir.
Yani Fırtına deresinin en eski adı olan Pordanis ve Prytanis
kelimesinin Türkçe Fırtına adı ile
bir ilişkisinin olması imkânsız. Fırtına
ile Pordanis arasında yaklaşık 1700
yıllık bir zaman farkı var.
Muhtemeldir ki, Fırtına deresine Türklerden önce de Pordanis gibi bir isim veriliyordu,
ancak Osmanlılar döneminde Pordanis
adı, yukarıda bahsettiğimiz bir yerelleştirme (halk etimolojisi) sonucu Osmanlıca
Furtona adıyla, Cumhuriyet döneminde
de fırtına standart yazımının kabulüyle
Fırtına adıyla anılır olmuştur.
Halen hepimiz bu derenin adının Türkçe Fırtına’dan geldiğini
düşünüyor olmamız bu yerelleştirmenin ne kadar oturmuş olduğunu bizlere
gösteriyor.
Ardeşen’de Furt̆ona kelimesi,
hem bir hydronym olarak Fırtına
deresini, hem de Fırtına deresinin denize kavuştuğu yer ve civarını (özellikle şimdiki
sanayi sitelerinin olduğu yerleri) hem de fırtınayı (malum yağmurlu, rüzgârlı
gök olayını) ifade eder.
Fırtına deresinin denize kavuştuğu yerden, yaklaşık olarak Dzğemi Ǯari
ile birleştiği yere karadaki kısmına P̆eroma
da denir. Bu kelime Yunancadır ki πέραμα pérama
“nehir veya liman geçişlerinde kullanılan küçük kayık” demektir. Bir denizcilik
terimi olarak Yunancadan başka Akdeniz dillerine de girmiş, Osmanlıcada ve onun
devamı olan Türkçede pereme olarak
kullanılagelmiştir. Kelimenin Yunanca kökü, περαιόω peraióō “karşıya geçirmek” fiilidir ve perama’nın “geçit” anlamı da vardır.
Henüz Fırtına köprüsü inşa edilmemişken, Fırtına deresinin bu kısmı
peremelerle geçildiği için, yani burası bir çeşit geçiş yeri olarak
kullanıldığı için bu adla anılmıştır. Fırtına köprüsüne eskiler halen P̆eroma Xinci (Pereme Köprüsü) derler,
bu günlerin hatırası.
Doğru bildiğimiz şeylerin o kadar da doğru olmadığına güzel bir
örnek bence bu Furt̆ona adı. Taaa 2400
yıllık bir isim olan Furtona, çeşitli
dillerin egemenliğinde çeşitli formlara girmişse de özünü korumuş.
Bir de bu taraftan bakın, Furtona adı var iken ne Osmanlı varmış,
ne Bizans, ne Muhammet varmış ne İsa…
İşte, yer adlarımızı bu yüzden korumalıyız!
Son olarak, Fırtına deresinin Lazcası nedir diye soranlara gönül
rahatlığıyla Lazcadır deyin, en az Arkabi
kadar, en az zuğa kadar.
[1] Şimdiki Rize.
[2] Şimdiki
İyidere (Buranın eski adı Yunanca Kalo-potamo “Kalo-dere”dir. Buradaki Kalo’nun
Yunanca καλός kalos “iyi” ile ses benzerliğinden başka bir alakası
yoktur. Ancak bu benzerlikten ötürü Yunancada bu isim hep “iyi dere” olarak
algılanmış ve hatta Türkçeye de böyle çevrilmiştir).
[3] Bu günkü
Taşlıdere, ancak halk arasında halen Askaros deresi olarak
bilinir.
[4] Muhtemelen bu
günkü Çayeli. Buranın eski adı Mapavri’dir.
[5] Bu günkü
Güzelyalı (Bulep) civarı.
[6] Şimdiki
Fındıklı’da, Arılı (Pitsxala) deresi.
[7] Şimdiki
Arhavi.
[8] Gürcistan’daki
Gonio şehri olması muhtemeldir.
[9] Halk etimolojisi, çözümlenmesi zor
yabancı gelen bilinmedik bir formdan daha bilindik yerli bir forma zaman içinde
dönüşen ve etimolojik açıdan yanlış ve yakıştırma olan kelime ya da deyim.
Yabancı kelimeleri ses yapıları ve anlam unsurları bakımından değişikliğe
uğratarak, onları eskisinden az çok farklı yeni birer ses ve anlam yapısına
sokma olayıdır.
Bende hep merak etmişimdir Furt'ona adının lazca olup olmadığını, hep aklıma takılmıştır. Benim şöyle bir düşüncem var sizler ne dersiniz acaba ?
YanıtlaSilArdeşen merkezde Put'ra mahallesi var bilirsiniz bunu öğrenince bu isimle bir bağlantısının olacağını düşündüm, Günümüzde Fırtına deresinin yatağı merkezden (Dolana deresi ve merkezdeki mahallelerden) uzak gibi görünsede büyüklerimden duyduğum Fırtına deresinin denize döküldüğü yerde bir çok kolunun olduğu yani Dolana deresinin Pazar tarafındaki bütün alan Fırtına deresinin havzası olduğu ve taşkınlardan etkilendiği, yatağının sürekli değiştiği bir alan. Bu yer kısmen sulak bataklık tarzı bi alan. Derenin taşıdığı ve bu havzaya yığdığı köklerin ve ağaç parçalarının yığıldığı bir alan burası bu ağaç parçaları geçmişte nüfus azlığından toplanacağını düşünmüyorum bu durumuda göz önünde bulundurarak lazcada Kof=Put'ri kelimesinden gelebileceğini düşünüyorum Put'ri ona