Günümüzde Ardeşen’e bağlı, Fırtına Deresinin doğusunda, yeni adı Doğanay
adlı bir köy vardır. Burası hakkındaki en eski kaynak 1681 yılına ait bir
avarız defteridir. Bu defterde شانغول Şānġūl şeklinde anılan köy, Yanivat ve Dutxa ile birlikte Zğemi köyüne
bağlı bir mahalle olarak gösterilir: Ḳarye-i Ẓġām-i zīr ve bālā maa maḥalle-i
Ṭūtḫā ve Şānġūl ve Yānivāt tābiʽ Ātīna.
Bir kaç arkadaşım ve bazı meraklıları Şangul kelimesinin anlamını
bana sordular. En sonunda bu konu hakkında kısa bir yazı kaleme alıp, hepsine
topluca bir cevap vermeye karar verdim. Bu kelime hakkındaki bildiklerim
şöyledir.
Evvela Şanguli adı 17. yüzyıl başlarında yazıya geçmiş,
Megrelya’da kullanılan bir antroponim (insan ismi) olarak da bilinmektedir.
Eski Lazika Eparklığının 4 episkoposluk merkezinden biri olan ve 8-10. yüzyıllarda
Gürcü kilisesine bağlanan Tsaişi manastırının kayıtlarında 17. yüzyılda Şangulia
soyadlı 6 kişi kayıt altına alınmıştır. 1616-1621 yıllarına ait başka bir
kilise kaydında yine Şangulia soyadlı kardeşlerden bahsedilmiştir. 17. yüzyılın
ilk çeyreğinde Megrel Prensi II. Levan Dadiani’nin hizmetinde çalışmış Kaixosro
Şangulia adlı bir kişi de günümüze ulaşan kayıtlarda anılmaktadır. Son olarak,
bu soyadına Şanglaia formunda da rastlanmaktadır. Megrelcedeki Şangulia
soyadı önceden bir lakap olarak ortaya çıkmış olmakla birlikte, sonradan soyadı
(gvari) olarak kullanılmış olmalıdır.
Lazca sahasında soyadı olarak en eski kayıt Şanguloğlu şeklinde olup 1834 yılına aittir. Bu tarihte Viçe'nin (Fındıklı) Abuulya ve Çanapet köylerine Şanguloğlu sülale adı kayıt altına alınmıştır. Bu sülale Soyadı kanunu ile Şengül soyadını almıştır. Bu arada bir arkadaşım, Güneysu'nun Handüzü yaylasına çıkılırken, küçük bir mezra adı olarak Şankul kelimesine rastlandığı bilgisini iletti bana.
Şangulia soyadındaki –ia unsuru Megrellere has bir soyadı (gvari) yapma ekidir. Geriye kalan Şangul- gövdesini şang- kökü oluşturur ki, Megrelcede şangi “siyah” anlamına gelir (şangiş peri). Alio Kobalia Megrelce sözlüğünde şangi/şange/şagi kelimesini "siyah, bakır çalığı; esmer" şeklinde açıklamıştır. Bu kökten türemiş kelimeleri şöyle sıralar: şamgi/şamugi "siyah; bu adla üzüm türü de vardır", şamgona "şamgi üzümü bağı" (Enguri nehri kıyısında Zugdidi iline bağlı bir köyün adı da Şamgona'dır), şangeli "uzun boynuzlu bir tür böcek" (Gürcücenin İmereti ağzında: şanguli “uzun boynuzlu, siyahlı beyazlı bir böcek”), şangişperi "esmer, siyahımsı, siyahımtrak", şangu/şamgu "üzüm türü" (bu üzüme farklı kaynaklarda Şangula, Şanguli ya da Şamgula da denmektedir), şangua/şangulia "siyahlı, esmer".
Şangi sözünün nihai kökeni Farsça "zenci"
anlamındaki زنگی zangî kelimesidir.
Bu söz Türkçeye Arapça üzerinden zenci şeklinde girmiştir.
Gürcü dilinde zangi yine zenci demektir.Muhtemelen
"bakır çalığı" anlamındaki jangi (Gürcüce jangi, Lazca mjangi/zanci) kelimesiyle
analoji sonucu ş-leşme ve Kobalia'nın verdiği "bakır çalığı" anlamı
ortaya çıkmıştır. Gerçi jangi de Farsçadır: زنگ zang "bakır
çalığı" (Ermenicede jang).
Sonuç olarak, Megrelce “siyah” ve daha doğrusu "zenci, siyahî" anlamındaki şangisözünden türeyen Şanguli, kelime anlamı olarak “siyahî” demektir ve siyah bir üzüm cinsine ad olmuştur. Bu şang-ul-i kelimesindeki –ul eki Osmanlıcadan bildiğimiz, nispet î’sinin (insanî, siyahî, Avrupaî, hayvanî kelimelerindeki –î eki) karşılığıdır ve eklendiği kelimeye bir şeye bağlı olma, ilişkili olma anlamını katar. Lazcada Avrupaî tarzda kilidefrang-ul-i yani Frenk-î (Frenk kilidi) ya da bir erik türüne Kort-ul-i (Kortu – Gürcü demektir) denmesi gibi... Şangul-i’nin sonundaki –i eki ise malumunuz Güney Kafkas dillerine has apsolütif hal ekidir.
Şu halde Ardeşen’in Doğanay yani Şanguli köyünün adının anlamı ya (1) “Şanguli adlı üzüm türünün yetiştirildiği yer”dir ya da (2) “Şangulia/Şanguloğlu soyadlı sülalenin mahallesi”... Her ne kadar, 17. yüzyıl ve öncesinde bu sülale adını kayıtlarda tespit edemediysem de ve evvelden birinci şeceneği daha olası bulsam da, Şangul sülalesinin Lazistan'da da yaşıyor olmasından hareketle, şimdi ikinciyi daha mantıklı bulduğumu belirteyim.
Sonuç olarak, Megrelce “siyah” ve daha doğrusu "zenci, siyahî" anlamındaki şangisözünden türeyen Şanguli, kelime anlamı olarak “siyahî” demektir ve siyah bir üzüm cinsine ad olmuştur. Bu şang-ul-i kelimesindeki –ul eki Osmanlıcadan bildiğimiz, nispet î’sinin (insanî, siyahî, Avrupaî, hayvanî kelimelerindeki –î eki) karşılığıdır ve eklendiği kelimeye bir şeye bağlı olma, ilişkili olma anlamını katar. Lazcada Avrupaî tarzda kilidefrang-ul-i yani Frenk-î (Frenk kilidi) ya da bir erik türüne Kort-ul-i (Kortu – Gürcü demektir) denmesi gibi... Şangul-i’nin sonundaki –i eki ise malumunuz Güney Kafkas dillerine has apsolütif hal ekidir.
Şu halde Ardeşen’in Doğanay yani Şanguli köyünün adının anlamı ya (1) “Şanguli adlı üzüm türünün yetiştirildiği yer”dir ya da (2) “Şangulia/Şanguloğlu soyadlı sülalenin mahallesi”... Her ne kadar, 17. yüzyıl ve öncesinde bu sülale adını kayıtlarda tespit edemediysem de ve evvelden birinci şeceneği daha olası bulsam da, Şangul sülalesinin Lazistan'da da yaşıyor olmasından hareketle, şimdi ikinciyi daha mantıklı bulduğumu belirteyim.
Bunun haricindeki, Şam’lı, şanlı, güllü halk etimolojileri ciddiye
alınacak şeyler değildir.
Yoğun emek ürünü bir araştırma sonucu yaptığın bu açıklamalar için çok teşekkür ederim İrfancığım.
YanıtlaSilThe Mingrelians are not assimilated. They retain their distinctions within a society which sadly (in the larger context) maintains a more humane approach to distinctions than Turkey, despite its longer experience of democracy. This blog is too infested with chauvinism to grasp that fact.
Sil