Sayfalar

18 Ocak 2014 Cumartesi

Furtona/Fırtına Deresinin Adı ve Tarihi Üzerine

Fırtına Deresinin kıyısında büyümüş, mevsimi derenin akışına göre algılayan, sesi hala kulağımda birisiyim.

Babaannemin babası rahmetli Çanta Badi’ye (ki 110 yaşlarındaydı o sıralar) sormuştum bir kez, hatırlarım: “P̆ap̆u, Furt̆ona mu cozun?” diye. Dedem, bayağı net bir şekilde açıkladı: “Furt̆ona Furt̆ona cozun da, mu cozurt̆asert̆u!”
Ama Fırtına adı Türkçeydi ve Lazca bir adının olması gerekmez miydi?
P̆eroma derlerdi Fırtına’nın girişine, ama sadece deniz ile Dzğemi Ǯari’nin birleştiği yere kadarki kısmına bu ad verilirmiş. Yani bu da sinmiyor içimize. Buna değineceğiz aşağıda.
Ne ise, herhalde buranın Lazca adı yok deyip aramayı bıraktım, ama birçok kişiden Fırtına deresinin Lazca adının ne olduğuna dair sorular geldi bana da. Ben de aramaktan vazgeçip, “Furt̆ona da, mu cozurt̆asert̆u!” deyip dedemin yöntemini kullanmaya başladım.
Sonra, toponim çalışırken eski kaynaklara bakmak, aramak taramak icap etti. Lazistan hakkında antik coğrafyacıların, seyyahların yazılarını okuyunca dikkatimi çekti birden.
Antik coğrafyacılar Fırtına Deresini fırtına adından telaffuz olarak pek de uzak olmayan bir isimle adlandırıp kayda geçirmişlerdi.
Bunlardan bahsedeceğim şimdi.
Benim bildiğim en eskisi, Periplus of Pseudo-Scylax’denen bir kaynak, MÖ 400-330 tarihleri arasında kaleme alınmış. Burada Fırtına deresi Πορδανὶς Pordanis olarak kayda geçmiş. Pontusta Ἀραβὶς Arabis (şimdiki Arhavi) nehrine yakın bir nehirmiş.
Bundan birkaç yüzyıl sonra, bu sefer Arrianus’un 130-131 dolaylarında kaleme aldığı, Periplus Ponti Euxini aldığı eserinde Pontus’taki nehirleri ve birbirlerine göre konumlarını sayarken Prytanis adını da anmıştır:
Ἐχόμενος δὲ τοῦ Ψυχροῦ ἐστιν ὁ Ῥίζιος ποταμός, ἑκατὸν εἴκοσι στάδια διέχων ἀπὸ τοῦ Καλοῦ. Καὶ ἀπὸ τούτου τριάκοντα Ἄσκουρος ἄλλος ποταμός, καὶ Ἀδιηνός τις ἀπὸ τοῦ Ἀσκούρου ἑξήκοντα· ἐνθένδε εἰς Ἀθήνας ὀγδοήκοντα καὶ ἑκατόν. Ταῖς δὲ Ἀθήναις Ζάγατις ποταμὸς ἑπτὰ μάλιστα στάδια ἀπ' αὐτῶν διέχων πρόσκειται. Ἀπὸ δὲ τῶν Ἀθηνῶν ὁρμηθέντες τὸν Πρύτανιν παρημείψαμεν, ἵναπερ καὶ τὰ Ἀγχιάλου βασίλειά ἐστιν. Καὶ οὗτος ἀπέχει τεσσαράκοντα στάδια ἀπὸ τῶν Ἀθηνῶν. Τοῦ Πρυτάνεως δὲ ἔχεται ὁ Πυξίτης ποταμός· στάδιοι ἐνενήκοντα ἐν μέσῳ ἀμφοῖν. Καὶ ἀπὸ τοῦ Πυξίτου ἐς Ἄρχαβιν ἄλλοι ἐνενήκοντα, ἀπὸ δὲ Ἀρχάβιος εἰς Ἄψαρον ἑξήκοντα.
Rhizius[1] nehrinden sonraki, Calos[2] ile arasında 120 station vardır. Rhizius’tan 30 stadion sonra, başka bir nehir olan, Ascurus[3] ve Ascurus’tan 60 staton sonra Adienus[4] vardır. Oradan Atina'ya, 180 stadium vardır. Zagatis[5] Atina’nın komşusudur, oraya 7 stadiumdur, hoş çayırları vardır. Atina’yı bırakarak, biz Anchiale’nin sarayının olduğu Prytanis’a geçtik; Bu nehir Atina’ya 40 stadyumdur. Prytanis’ten sonra Pyksites[6] gelir; araları 90 stadyumdur. Pyksites’ten itibaren Archabis’e[7] 60 stadium daha vardır; ve Archabis’ten de  Apsarus’a[8] 90 stadium daha.
Portanis ve daha sonra Prytanis’in, Fırtına, Lazlar arasında  ve Yöre Türkçesindeki adıyla Furt̆ona/Furt̆ona ile fonolojik benzerliği ortadadır.
En eski kayıt Pordanis’in Yunanca bir anlamı yok. Ancak, Arrian’ın kaydettiği πρύτανις prytanis kelimesi Eski Yunancada “şehir konseyi başkanı, hükümdar” anlamlarına geliyor, modern Yunancada da “dekan”.
Eski kaydın, akarsuyun yerel dildeki telaffuzuna en yakın imla olduğunu, ancak prytanis şeklinin bir tür “yerelleştirme (halk etimolojisi)” olduğunu söyleyebiliriz.[9]
Yunanlılar, barbarların dilinde olan isimleri klasik Yunanca kelimelere benzeterek yeniden isimlendirmeyi severler. Karadeniz tarihinde Makron olarak bilinen halka bazen Makrokefalon “uzun kafa” denmesi gibi.
Türkçede de vardır böyle halk etimolojileri: İstanbul’a “İslambol”, gardrob’a “gar dolap” denmesi gibi.
Türkçeden bildiğimiz ve “deniz felaketi” anlamındaki fırtına kelimesi, Osmanlıcada bir denizcilik terimi olarak 1500’lerde kullanılmaya başlandı: فرطونه  / فورطنه  fortuna/furtuna “1. deniz kazası, 2. şiddetli rüzgârla denizin dalgalanıp karışması”. Kökeni pek çok denizcilik kelimesi gibi İtalyancadır: fortuna “1. kader, kısmet, baht, 2. kaza, özellikle deniz kazası” Bunun da kökeni Latincedir ve birçok Avrupa diline “kader, kısmet” anlamıyla girmiştir: İngilizce ve Fransızca fortune, Portekivce ve İspanyolca fortuna.
“Deniz kazası” anlamı bir denizcilik terimi olarak İtalyancadan alınmış, ancak “fırtına” anlamı çok sonra Osmanlıca sahsında gelişmiştir.
Yani Fırtına deresinin en eski adı olan Pordanis ve Prytanis kelimesinin Türkçe Fırtına adı ile bir ilişkisinin olması imkânsız. Fırtına ile Pordanis arasında yaklaşık 1700 yıllık bir zaman farkı var.
Muhtemeldir ki, Fırtına deresine Türklerden önce de Pordanis gibi bir isim veriliyordu, ancak Osmanlılar döneminde Pordanis adı, yukarıda bahsettiğimiz bir yerelleştirme (halk etimolojisi) sonucu Osmanlıca Furtona adıyla, Cumhuriyet döneminde de fırtına standart yazımının kabulüyle Fırtına adıyla anılır olmuştur.
Halen hepimiz bu derenin adının Türkçe Fırtına’dan geldiğini düşünüyor olmamız bu yerelleştirmenin ne kadar oturmuş olduğunu bizlere gösteriyor.
Ardeşen’de Furt̆ona kelimesi, hem bir hydronym olarak Fırtına deresini, hem de Fırtına deresinin denize kavuştuğu yer ve civarını (özellikle şimdiki sanayi sitelerinin olduğu yerleri) hem de fırtınayı (malum yağmurlu, rüzgârlı gök olayını) ifade eder.
Fırtına deresinin denize kavuştuğu yerden, yaklaşık olarak Dzğemi Ǯari ile birleştiği yere karadaki kısmına P̆eroma da denir. Bu kelime Yunancadır ki πέραμα pérama “nehir veya liman geçişlerinde kullanılan küçük kayık” demektir. Bir denizcilik terimi olarak Yunancadan başka Akdeniz dillerine de girmiş, Osmanlıcada ve onun devamı olan Türkçede pereme olarak kullanılagelmiştir. Kelimenin Yunanca kökü, περαιόω peraióō “karşıya geçirmek” fiilidir ve perama’nın “geçit” anlamı da vardır.
Henüz Fırtına köprüsü inşa edilmemişken, Fırtına deresinin bu kısmı peremelerle geçildiği için, yani burası bir çeşit geçiş yeri olarak kullanıldığı için bu adla anılmıştır. Fırtına köprüsüne eskiler halen P̆eroma Xinci (Pereme Köprüsü) derler, bu günlerin hatırası.
Doğru bildiğimiz şeylerin o kadar da doğru olmadığına güzel bir örnek bence bu Furt̆ona adı. Taaa 2400 yıllık bir isim olan Furtona, çeşitli dillerin egemenliğinde çeşitli formlara girmişse de özünü korumuş.
Bir de bu taraftan bakın, Furtona adı var iken ne Osmanlı varmış, ne Bizans, ne Muhammet varmış ne İsa…
İşte, yer adlarımızı bu yüzden korumalıyız!
Son olarak, Fırtına deresinin Lazcası nedir diye soranlara gönül rahatlığıyla Lazcadır deyin, en az Arkabi kadar, en az zuğa kadar.





[1] Şimdiki Rize.
[2] Şimdiki İyidere (Buranın eski adı Yunanca Kalo-potamo “Kalo-dere”dir. Buradaki Kalo’nun Yunanca καλός kalos “iyi” ile ses benzerliğinden başka bir alakası yoktur. Ancak bu benzerlikten ötürü Yunancada bu isim hep “iyi dere” olarak algılanmış ve hatta Türkçeye de böyle çevrilmiştir).
[3] Bu günkü Taşlıdere, ancak halk arasında halen Askaros deresi olarak bilinir.
[4] Muhtemelen bu günkü Çayeli. Buranın eski adı Mapavri’dir.
[5] Bu günkü Güzelyalı (Bulep) civarı.
[6] Şimdiki Fındıklı’da, Arılı (Pitsxala) deresi.
[7] Şimdiki Arhavi.
[8] Gürcistan’daki Gonio şehri olması muhtemeldir.
[9] Halk etimolojisi, çözümlenmesi zor yabancı gelen bilinmedik bir formdan daha bilindik yerli bir forma zaman içinde dönüşen ve etimolojik açıdan yanlış ve yakıştırma olan kelime ya da deyim. Yabancı kelimeleri ses yapıları ve anlam unsurları bakımından değişikliğe uğratarak, onları eskisinden az çok farklı yeni birer ses ve anlam yapısına sokma olayıdır.

1 yorum:

  1. Bende hep merak etmişimdir Furt'ona adının lazca olup olmadığını, hep aklıma takılmıştır. Benim şöyle bir düşüncem var sizler ne dersiniz acaba ?
    Ardeşen merkezde Put'ra mahallesi var bilirsiniz bunu öğrenince bu isimle bir bağlantısının olacağını düşündüm, Günümüzde Fırtına deresinin yatağı merkezden (Dolana deresi ve merkezdeki mahallelerden) uzak gibi görünsede büyüklerimden duyduğum Fırtına deresinin denize döküldüğü yerde bir çok kolunun olduğu yani Dolana deresinin Pazar tarafındaki bütün alan Fırtına deresinin havzası olduğu ve taşkınlardan etkilendiği, yatağının sürekli değiştiği bir alan. Bu yer kısmen sulak bataklık tarzı bi alan. Derenin taşıdığı ve bu havzaya yığdığı köklerin ve ağaç parçalarının yığıldığı bir alan burası bu ağaç parçaları geçmişte nüfus azlığından toplanacağını düşünmüyorum bu durumuda göz önünde bulundurarak lazcada Kof=Put'ri kelimesinden gelebileceğini düşünüyorum Put'ri ona

    YanıtlaSil